Geleneksel meslekler, toplumların kültürel mirasının en önemli parçalarından biridir. Ancak, son yıllarda birçok zanaat dalında çırak bulmak giderek zorlaşmakta. Bu durum en çok, yıllardır bu meslekleri icra eden ustaları etkiliyor. İster ahşap işçiliği, ister demircilik, ister dokumacılık olsun, her alanda gençlerin bu geleneksel mesleklere olan ilgisi azalırken, ustalar da tıpkı birer zanaatkar gibi tecrübe aktaracak çırak bulmakta zorluk çekiyorlar. Bu haberimizde, çırak bulamayarak mesleğin son temsilcisi olma riski ile karşı karşıya kalan bir ustayı yakından inceleyeceğiz.
İstanbul’un tarihi semtlerinden birinde, yıllardır ahşap oyma ustası olarak tanınan Mehmet Usta, mesleğini uzun yıllardır sürdürmektedir. Elindeki aletlerin her biri, onun için birer hatıra ve her bir eser ise yıllarını verdiği emeklerin birer yansıması. Ancak son yıllarda, gençlerin bu zanaata olan ilgisizliği, Mehmet Usta’yı derinden sarsmış durumda. “Son dört yıldır çırak bulamadım,” diyor Mehmet Usta, sesi hafif bir üzüntüyle yankılanırken. “Gençlerimiz, artık bilgisayar oyunları ve sosyal medya dünyasında kaybolmuş durumda. Ahşap işinin gerektirdiği sabır ve emek, maalesef günümüz gençleri için çekici değil.”
Mehmet Usta’nın dükkanında, gençlerin el yeteneğinden tutun da, iş disiplini gibi önemli meselelerin yerini, internet ile geçtikleri yeni yaşam tarzları almış. “Eskiden bir çırak en az 5 yıl benim yanımda çalışır, her detayı öğrenirdi. Şimdi ise görüyorum ki, gençler birkaç gün çalıştıkları yerde hemen sıkılıyor. Elektronik dünyasında her şeyin anında erişilebilir olduğu bir durumdan sonra geleneksel yöntemler onlara ağır geliyor.” İş hayatındaki bu değişim, yalnızca Mehmet Usta'nın değil, birçok ustanın da karşılaştığı bir sorun.
Çıraklık mesleği, sadece bir iş öğrenmek değil; aynı zamanda bir ustanın bilgi ve deneyimlerini sonraki nesillere aktarması demektir. Ancak, Mehmet Usta gibi birçok zanaatkar, çırak bulamadıkları için tecrübelerini paylaşacak kimseyi bulamıyor. “Bir mesleği öğrenmek, sadece teorik bilgiden ibaret değil, işin pratiğini yaparak öğrenmek şart. Çırak yoksa, bu bilgi ve birikim yitip gidiyor,” diyor usta. Ahşap işçiliğindeki doğal malzemelerin, benzersiz el işçiliği ile buluşarak ortaya çıkardığı eserler, yalnızca bir estetik kaygı taşımıyor; aynı zamanda geçmişin bir parçası, kültürel bir miras özelliği taşıyor.
Mehmet Usta'nın dükkanının dışındaki tabelada, “Çırak arıyoruz” yazıyor. Ancak burası sadece bir iş ilanı değil, aynı zamanda umutsuzluğun ve kaybolan bir geleneğin sesi. “Son dönemde çırak bulmak bir yana, hiçbir genç ilgilenmiyor bile. Onların yerine daha çok stajyerler geliyor, ama sonuçta staja gelmek ile bir meslek öğrenmek arasında dağlar kadar fark var,” diye ekliyor Mehmet Usta. Gelecekte el sanatlarının nasıl sürdürüleceği konusu, herkes için belirsizlik taşıyor.
Birçok meslek dalında olduğu gibi, bu durumun çözümü konusunda gerçekleştirilmesi gereken adımlar var. Eğitimin yanı sıra, geleneksel mesleklerin tanıtılması ve bu mesleklerin genç nesillere aktarılması adına çeşitli projeler gündeme gelmeli. Meslek lisesi gibi eğitim kurumlarının yanı sıra, atölyeler açarak gençlere bu meslekleri sevdirecek aktiviteler yapılabilir. Ayrıca, sosyal medya gibi araçlar kullanılarak da bu zanaatların önemine dikkat çekmek, gençlerin ilgisini çekmek adına etkili bir yol olabilir.
Mehmet Usta, gençlere bir çağrıda bulunarak, “Gelin, el sanatlarını öğrenin. Bu sadece bir meslek edinmek değil, aynı zamanda geçmişin değerlerini yaşatmanın ve geleceğe aktarmanın bir yolu” diyerek kapanış yapıyor. İşin geleceği ve geleneksel el sanatlarının yaşatılması adına atılacak her adım, kültürel zenginliğimizin sürdürülebilirliği açısından büyük bir önem taşımakta. Eğer bu konuda adım atılmazsa, belki de birkaç yıl içinde, çok sevdiğimiz zanaatların sadece birer hatıra olarak kalacağını unutmamak gerekiyor.