Duygu Sönmez’in (25) trajik cinayeti, Türkiye gündeminde derin yaralar açarken, katilinin yaptığı itiraflar, olayın arka planını gözler önüne serdi. 2023 yılının başlarında bir parkta cesedi bulunan Duygu, o günden bu yana ülke genelinde büyük bir infial yarattı. Bu cinayet, sadece genç bir hayatın sona ermesiyle değil, aynı zamanda işleniş biçimi ve faillerinin yakalanmasıyla da dikkat çekti. Duygu’nun katili olarak bilinen Cemal M.'nin (32) verdiği kan donduran ifadeler, hem aileyi hem de toplumu derinden etkiledi. Hemen ardından, savcılığın Cemal M. hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapsi talep etmesi, durumun ciddiyetini artırdı.
Duygu Sönmez, 3 Şubat 2023 tarihinde, ailesinin kayıp başvurusundan bir gün sonra, yerel bir parkta ölü olarak bulundu. Çevredeki güvenlik kameralarının incelemesi, Duygu’nun son olarak Cemal M. ile birlikte görüldüğünü ortaya çıkarırken, bu durum hemen katilin yakalanmasına zemin hazırladı. Cemal M., cinayetin işlenmesinin ardından, Duygu’nun cesedini oraya bırakmayı tercih etti. Polis, ilk etapta katilin peşine düştü ve kısa sürede Cemal’in izini buldu. Yapılan sorgulama sırasında, genç kızın hayatına neden mal olduğunu sorgulamak amacıyla, genç adamın evine baskın düzenlendi. Burada, Duygu’nun kaybolmasından beri oldukça sinirli ve zor durumda olduğu gözlemlendi.
Cemal M. polis sorgusunda Duygu ile olan ilişkisini anlatarak başlayıp, olay anını detaylandırdı. Genç adam, Duygu’nun kendisine aşık olduğunu ve onu istemediğini iddia etti. “Beni sıkıştırmaya başladığında, kendimi savunmak zorunda hissettim. O an hayatımın en kötü anlarındandı” diyerek olayı anlattı. Ancak bu itirafların detayları oldukça çetrefilli bir hal aldı. Cemal, Duygu’yu darp ettiğini ve sonunda ondan kurtulmak için suç işlediğini kabul etti. “Çok şey yaşadım ve bunun sonu olacağını asla düşünmemiştim” diyerek cinayet sonrası yaşadığı psikolojik çalkantıyı gözler önüne serdi. Duygu’nun ailesi, Cemal M.'nin itiraflarının yanında yaşadığı bu pişmanlıkları da oldukça sorguladı. Duygu’nun annesi, Cemal’in pişmanlığını samimiyetsiz bulduklarını dile getirerek, “Kızımın hayatına son veren bir cani için bu pişmanlığı kabul edemem” ifadelerini kullandı.
Olayın ardından, Duygu’nun ailesinin avukatı, davanın seyri ile alakalı olarak ağırlaştırılmış müebbet hapsi talep edildiğini açıkladı. “Bu her ne kadar bir ceza alsa da, Duygu’yu geri getirmeyecek. Ancak adaletin yerini bulması için çaba sarf edeceğiz” dedi. Duygu'nun ailesinin, adalet arayışındaki kararlılığı, toplumsal bir dayanışma örneği sunarak büyük bir destek topladı. Sosyal medya platformlarında Duygu Sönmez için adalet çağrısında bulunuldu ve birçok kampanya başlatıldı.
Cemal M. hakkında yürütülen soruşturma, halkın büyük ilgisini çekti ve sorgulama süreci devam ediyor. Adli tıp uzmanlarına göre, Cemal M’nin ruhsal durumu da incelenmekte. Katilin cinayeti gerçekleştirme biçimi ve sonrasındaki davranışları, psikolojik bir rahatsızlığın varlığını düşündürmekte. Duygu’nun aile avukatı, Cemal’in ruhsal durumunun incelenmesinin davanın seyrinde etkili olacağını belirtti.
Bu bir cinayet davasından daha fazlasını içeriyor; toplumun genç bireyler üzerindeki şiddetinin ve cinsiyet eşitsizliğinin çok daha derin meseleleri de var. Duygu’nun trajik ölümü, birçok gencin karşılaştığı sorunların ve cinsiyet temelli şiddetin politikalarının gözden geçirilmesi açısından bir dönüm noktası olmuş durumda. Cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konularındaki mücadele, her geçen gün daha da önem kazanmaktadır.
Sonuç olarak, Duygu Sönmez’in cinayet davası sadece bir adalet arayışı değil, aynı zamanda toplumsal bir uyanışın ve mücadeleci bir dönemin habercisi olarak da değerlendiriliyor. Her bireyin hayatının değerli olduğu ve hiçbir genç hayatın haksız yere sona ermemesi gerektiğini hatırlatıyor. Duygu’nun anısına duyulan saygı ve onun için adaletin yerini bulması umudu, her gün daha da büyüyor.